Karaağaç köyünde bugün evler çoğunlukla iki katlıdır
Bu sahanın bir özelliği olarak, üst kat yazlık, alt kat kışlık olarak kullanılır.
Kışların şiddetli geçmesi, üst katta oturmayı imkânsız hale getirdiğinden, alt kat kışlık ev olarak ayrılmıştır. Pencereler umumiyetle küçüktür.
Kışlık evlerde pencere çok daha ufalmış ve sayıca da azalmıştır. Ev yarı yarıya toprağa gömülüdür ve yanında ahır yer alır. Bütün bunlar kışın şiddetinden korunmak içindir. Bu yapı tarzı, sahada kışların ne derece soğuk geçtiğini aksettirmektedir.

Sarıçam ve ladin ormanları içinde kurulmuş köyde, ev malzemesinin esasını ağaç teşkil eder. Ahır ve evin aynı çatı altında olduğu, tek katlı ilk köy evleri, baca haricinde, tamamen ağaçtan yapılmaktaydı ve bu ağaç, işlenmeden kullanılıyor, köşelerde birbirlerine çatma usulüyle bağlanıyordu. Bu inşa tarzını bugünkü sa¬manlıklarda görmek mümkündür
Tek katlı evlerin yerini alan bugünkü iki katlı evlerde de malzemenin büyük kısmı ağaçtır. Şu farkla ki mesken yapımının bu safhasında, alt kat yine işlenmemiş ağaçtan yapıldığı halde, üst kat keresteden yapılmıştır.
Kerestelerin köşelerde bağlantısı yine çatma şeklindedir
Ocağa rastlayan duvarın taştan yapılmış olması, ikinci safhadaki diğer bir değişiklikdir.
Arazinin büyük kısmının kalker oluşu, bu ihtiyacı rahatça karşılar.
Son zamanlarda ise alt katın yapısında tamamen taş, üst katda yine kereste kullanılmaktadır.
Karağaç köyü meskenlerinde dikkate değer bir özellik de evlerin çoğunlukla güneye bakan yüzleri ile, bacanın bulunduğu duvarın «çakatura» denen bir yapı tarzı ile örülmüş olmasıdır (10. resim). Çakatura .duvar, aralıklı olarak dikine konmuş ağaçların iki yüzüne, ince tahta çıtaların kafesli olarak birbirine geçirilmesi ve aralarının sıva ile doldurulmasıyla inşa edilir.
Güneye bakan yüzlerin çakatura tarzında örülmesi, bu yöne bakan duvarların yağışa fazla maruz kalmaları ile ilgilidir. Bacanın iki yanının bu tip duvarla örülmesi ise, yangın tehlikesini azaltmak gayesiyledir.
Evlerin pencereleri dikkat çekecek derecede ufaktır. Köyün kurulduğu yerin doğu ve batıya kapalı olması, pencerelerin bu yönlerde açılmalarına sebeb olmuştur.
Buna karşılık bilinenin yahut alışılagelenin aksine güneye bakan yüzde pencere açılmaz. Zira köyün güneyinde yer alan ve bilhassa kışın karla kaplı olan yüksek yaylaları geçen bu mevsimin hâkim rüzgârı lodos, köye soğuk akımlarının sık sık sokulmasına sebeb olur.
Yağışı bol olan bu bölgede damlar iki tarafa meyillidir. Çatı, eski evlerde, biçilerek levhalar haline getirilmiş tahtalarla kaplıdır. Bu tahtaların düşmemesi için üzerlerine taş ağırlıklar konmuştur. Yeni yapılan evlerde ise çatı sacdandır.
Karaağaç köyünde meskenler bir çit içinde değillerdir.
Buna karşılık, yine bu bölgenin bir özelliği olarak, evlerin üst katları 2-3 taraftan, bazen tamamen mahalli olarak “ayvan” denilen balkonlarla çevrilidir ve ayvanların yanları, çoğu hallerde, biçilmiş tahta ile dışa kapatılmıştır (7. ve 11. resimler).

Ayvandan, avluya geçilir. Avlunun iki yanında odalar dizilidir. Ayvanın köşelerinde helâlar bulunur (5. şekil).
Köyde meskenler, geçmişte olduğu gibi bugün de, büyük kısmıyla muhite bağlıdır.
Bölgede hüküm süren sert iklim, köyde insanları, yazlık ev - kışlık ev gibi mevsime göre farklı ikametgâh yapmaya zorlamıştır.

Kışlık evlerde pencerelerin, üst kattaki yazlık eve nisbetle, çok daha küçük ve az olması; ahırın bu eve bitişik oluşu hep bu sert iklime intibak kaygusuyladır (6. şekil).
Yağışın fazlalığı, damların fazlaca meyillenmesine sebeb olmuştur.
Köy, ormanlarla çevrili olduğundan, ev yapımında malzemenin ağırlık payını ağaç ve tahta teşkil etmiştir.
Çevrede taş bol olmasına rağmen, evlerin büyük kısmında duvarlar işlenmemiş ağaç yahut kerestedendir.
Taş, temelde ve ocağın bulunduğu duvarda kullanılır.
Ancak bugün ormandan, eskisi kadar kolay faydalanılamamaktadır.
Bunun içindir ki yeni yapıların alt kat duvarlarında ağacın yerini yine muhitten kolaylıkla tedarik edilebilen taş almaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder